Kürk Mantolu Madonna, Sabahattin Ali'nin 1943 yılında yayımladığı bir romanıdır. Kitapta dokunaklı bir aşk hikâyesi anlatılmaktadır.
İlk olarak Hakikat gazetesinde 18 Aralık 1940 - 8 Şubat 1941 (çıkmadığı günler: 8-10, 14-15 Ocak 1941) arasında Büyük Hikâye başlığı altında 48 bölüm olarak yayımlanmıştır. Sabahattin Ali, Kürk Mantolu Madonna’yı ikinci kez askerlik yaptığı Büyükdere’de bir çadırda yazmış ve günü gününe gazeteye yetiştirmeye çalışmıştır. Romanı yazdığı günlerde attan düşüp sağ kol bileği çatlayınca da kolunu tenekede ısıtılan suya koyup yazmaya devam etmiştir.12 Kitap, Türkiye'de oldukça popüler olduktan sonra tiyatro ve sinemaya uyarlanmıştır.3
Yedi Meşaleciler edebî topluluğundan Cevdet Kudret Solok, Sabahattin Ali'nin bu romanı için Lüzumsuz Adam başlığını düşündüğünü, sonra da vazgeçtiğini dile getirmiştir. Pertev Naili Boratav ise Sabahattin Ali'nin Kürk Mantolu Madonna{{'}}yı ilk önce bir öykü olarak yazdığını dile getirip başlığını da Yirmi Sekiz şeklinde koyduğunu ve öykünün ilk sayfasını da kendisine gösterdiğini dile getirmiştir.4
Romanın baş karakterleri, Alman asıllı bir kadın olan Maria Puder ve Havranlı Raif Efendi'dir. Raif Efendi içine kapanık, melankolik, sessiz ve dış dünyaya uyum sağlayamamış bir karakterdir. Hayatı boyunca birçok şeye boyun eğmiş, haksızlığa uğradığında bile buna karşı koyamamıştır. Sevmediği bir kadınla evlenmiştir, çocukları olmuştur, bir ailesi vardır. Kendi hayatına kendisi yön verememiş, başkalarının istediği bir insan olarak hayatını sürdürmüştür. Hayatında gerçekten yaşadığını hissettiği sadece bir anısı olmuştur ve bunu günlüğüne aktarmıştır.
Raif Efendi, 20'li yaşlarında babasının isteği üzerine gittiği Berlin'de, sanata olan ilgisi sayesinde bir sanat galerisine gider. Galerideki tablolar arasında bir sanatçının otoportresini görür ve tablodaki kadını hiç tanımamasına rağmen platonik olarak ona âşık olur. Bu tablo onda daha önce hiç hissetmediği duygular uyandırır. Raif Efendi tablodaki portrenin, Rönesans ressamı Andrea Del Sarto tarafından yapılmış "Madonna delle Arpie" isimli tablodaki Madonna'nın portresine benzetir. Tabloya o kadar hayran olur ki, fırsat buldukça tabloyu görmeye gelir, fakat başka gözlerin onu takip ettiğini fark etmez. Artık ritüel halini alan bu tabloyu seyretme seanslarından birinde bir kadın onun yanına gelir. Bu kadın, tablonun sahibi olan sanatçı Maria Puder'dir. Maria, Raif'in tabloya olan hayranlığının farkındadır. Raif ise başta onun kendisiyle alay eden biri olduğunu düşünür. Tablonun sahibi ile konuştuğunu öğrenince ise, dünyası bir daha geri dönüşü olmayacak şekilde değişir.
Maria'nın karakteri Raif'e göre daha dominanttır. Kendisinin bir erkek gibi özgür yetiştiğini, canı ne isterse onu yaptığını Raif'e anlatır. Hatta Raif'i de çok naif bulduğunu dile getirir. İkisi bu özellikleri sayesinde birbirlerini tamamlarlar ve aralarında uzun süren bir arkadaşlık başlar.
Raif, Maria'yı çok sevmektedir fakat Maria'nın kendisine olan hislerinden pek emin olamaz. Yine de onun her istediğini yapmaya çalışır. İkisi beraber rüya gibi güzel günler geçirirler. Bir gün Raif, babasının öldüğü haberini alır. Türkiye'ye, Havran'a dönme kararı alır. Maria ile burada mektuplaşmaya devam edecektir. Fakat aralarındaki birkaç mektuplaşmadan sonra, Maria'nın mektupları kesilir. Raif bunu hayra yormaz ve Maria'nın kendisinden sıkıldığını, vazgeçtiğini düşünür. Raif'in asla bitmeyecek olan kasvetli günleri işte burada başlar. Sevmediği bir kadınla evlenir.
Raif, mektupların kesilmesinden tam on yıl sonra, Maria'nın bir akrabasını Ankara'da görür. Ondan, Maria'nın kendilerine bir Türkten hamile olduğunu söylediğini ama ismini vermediğini öğrenir. Ayrıca Maria'nın doğum sırasında fenalaştığını, komaya girdiğini ve bir hafta sonra koma hâlinde iken öldüğünü de büyük bir üzüntüyle öğrenir. Üstelik Maria'nın mektuplarında sadece "iyi haber" olarak nitelendirdiği gerçeği de o anda öğrenir: On yıl önce Maria, Raif'ten olma kız çocuklarını dünyaya getirdikten bir hafta sonra koma hâlinde ölmüştür.
Raif Efendi, ölümünün yaklaştığını anladığında bu güzel günleri kaydettiği defterinin yakılmasını genç iş arkadaşından rica eder. Genç iş arkadaşı da Raif Efendi ile ilgili bu gizemi çözmek ve onu daha yakından tanıyabilmek için defterini okur.
Sabahattin Ali, ”Dünyanın en basit, en zavallı, hatta en ahmak adamı bile, insanı hayretten hayrete düşürecek ne müthiş ve karışık bir ruha maliktir!.. Niçin bunu anlamaktan bu kadar kaçıyor ve insan dedikleri mahluku, anlaşılması ve hakkında hüküm verilmesi en kolay şeylerden biri zannediyoruz?” sözleriyle bu kitabını açıklamıştır.
Roman, 2016 yılında Amerikalı yazar Maureen Freely ve Alexander Dawe tarafından "Madonna in a Fur Coat" başlığı altında İngilizceye çevrildi.5
Orijinal kaynak: kürk mantolu madonna. Creative Commons Atıf-BenzerPaylaşım Lisansı ile paylaşılmıştır.
Ne Demek sitesindeki bilgiler kullanıcılar vasıtasıyla veya otomatik oluşturulmuştur. Buradaki bilgilerin doğru olduğu garanti edilmez. Düzeltilmesi gereken bilgi olduğunu düşünüyorsanız bizimle iletişime geçiniz. Her türlü görüş, destek ve önerileriniz için iletisim@nedemek.page